Hayatımızı Değiştiren Spiritüel Yasalar
HAYATIMIZI DEĞİŞTİREN SPİRİTÜEL YASALAR
“Dünyanın düzene sokulmaya ihtiyacı yoktur, dünya vücut bulmuş bir düzendir. Bizim bu düzenle uyum içine girmemiz gerekir.” Henry Miller
“Siz insanlara bir anahtar verin sadece, onlar kendi kilitlerini açabilirler.” Robert Cammon
Hayatın boş olmadığını anlamalıyız. Geriye baktığımızda genelde iyi ki böyle olmuş diyoruz.
Önümüze bir şey çıktığında her zaman seçim şansımız var. Oysa ki İnsanlar tek seçeneği var sanıyorlar. Hayatlarımızı daraltmayalım. A kapısını açarsak A1, A2, A3…, B kapısını açarsak B1, B2, B3, B4 vs… Hepimiz ruhuz ve buraya öğrenmeye geldik. Sanki sadece mutlu olmaya gelmişiz gibi bir yanılsama içindeyiz.
Ben senin alkolik baban olup seni döveyim, sen dur demeyi öğrenene kadar.
Bebekler melektir bir şey öğretmeye gelir.’marslı dünyaya gelmiş. Ay ne biçim bir yerdi bembeyazdı demiş. Diğeri, ay sımcıcaktı… Diğeri, ay yemyeşil bir yer, demiş. Yani herkesin deneyimi farklı. Karakter ruha aittir.
Bir işi yaparken canını sıkmadan yap, her şeyin bir zamanı var. Sen rehberinle iletişim kurup ne yapacağına karar ver. Manken güzelliğine veriyor gücünü, zengin zenginliğine… Ruh her şeyi yağabiliyor. Bireysel iradeye karışmıyorlar.
ESNEKLİK YASASI
SEÇİMLER YASASI
SORUMLLUK YASASI
DENGE YASASI
SÜREÇ YASASI
KALIPLAR YASASI
DİSİPLİN YASASI
KUSURSUZLUK YASASI
ŞİMDİKİ AN YASASI
YARGISIZLIK YASASI
İNANÇ YASASI
BEKLENTİLER YSASI
DÜRÜSTLÜK YASASI
YÜKSEK İRADE YASASI
SEZGİ YASASI
EYLEM YASASI
DEVRELER YASASI
Mevsimlerin dönüşlerine bakın, rüzgarla sürüklenen bulutlara, rüzgarın gücü, denizin gücü, nehrin akıntıları… Sizce bunlar bize ne ögretiyorlar?
Hepsi bize hayatın doğal yolunu göstererek nasıl yaşayacağımızı öğretirler.
Beşeri yasalar, bir toplumsal anlaşma ve düzenin temelini oluştururlar.
Ancak beşeri yasalar, varoluşun yani daha yüksek bir yasa düzeninin yansımalarıdır.
Yüksek yasalar, dünyanın dönüşünü, mevsimlerin dönüşünü, doğa güçlerini, atomun yapısını yönetirler. Bu yasalar, insanlıktan önce de mevcuttular. Kasırgalar, büyük hortumlar depremler, bu yasaların hakimiyeti altında iş görmek zorundadırlar. Onlara ister doğa yasaları, ister spritüel yasalar, ister yüksek yasalar deyin, asla değiştiremeyiz.
Bu yasalar insanlığa uygulandıklarında, yıldızların veya pusulanın denizcilere yol göstermeleri gibi, hayatın sığ ve kayalık bölgelerinden geçerken kullanabileceğimiz yol göstericiler haline gelirler. Örneğin, şiddetli bir rüzgar karşısında eğilen bir ağacı gözlemleyerek ve sadece sert dalların kırıldığını görerek, ağaçtan ve rüzgardan teslim olmanın, kabullenmenin sırrını ve esnekliğini, direnmemenin gücünü öğreniriz.
Hz. Muhammet, İsa, Buda gibi aydınlanmış öğretmenler, doğal dünya ile ilgili, aynı zamanda beşeri sosyal dünyaya da uygulanabilecek mecazları kullanarak spiritüel yasaları öğretmişlerdir.
Örneğin, Hasat Yasaları tohumların sadece kendi türlerinde ürün vereceklerini, ne ekersek onu biçeceğimizi ve büyümesi biten bir tohumun öleceğini öğretirler. Bir devreyi bitirmeden başka bir devreye başlayamayız.
Hayatlarımızı spritüel yasalarla uyum içine soktuğumuzda ne olur:
Hayatlarımızı yani (beslenme alışkanlıklarımızı, egzersiz alışkanlıklarımızı, çalışmalarımızı, cinselliğimizi…) spritüel yasalarla uyum içine soktuğumuzda, yine zorluklarla karşılaşırız; ama onlara an’ı kucaklayan sakin savaşçılar gibi, mücadele etmeden, kollarımız ardına kadar açık, dans etmeye hazır olarak yaklaşırız.
Spritüel Yasaların, doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü gibi kültürel kavramlarla hiçbir ilgisi yoktur. Örneğin, ben bir dağa tırmanırken yerçekimi yasasını önemsemezsem bu beni kötü bir insan yapmaz, sadece ahmak yada ölü biri yapar)))
Spritüel yasaları gerekli oldukları anlarda uygularız. Örneğin, yüksek bir tramplenden suya nasıl atlanacağını öğrenmek istiyorsak, biri bize “suya doğru gerilerek uzan” diye hatırlatmada bulunursa, bu rehberlik bizi suya karnımızı çarpmaktan korur. Ancak bu bilgiyi dişlerimizi fırçalarken hatırlamamıza gerek yok. Bilgiyi ihtiyaç halinde kullanırsak fayda sağlar.
Her bir bireyin hayat yolunda daha çok dikkat etmesi ve uyması gereken yasalar var. Bu yasaların hangileri olduğunu da karşılıklı seanslarda belirliyoruz.
ESNEKLİK YASASI
Esneklik, yaşanan an’a katı bir biçimde direnmek yerine, kendimizi, diğerlerini ve mevcut koşulları kabullenmeyi içerir. Bu asla, hoşlanmadığımız şeye direnç göstermeden katlanmamız, haksızlığı kabul etmemiz anlamına gelmiyor. Örneğin rüzgar kuvvetli esiyorsa sadece onu kabullenmez ya da katlanmayız, onunla yel değirmenleri de inşa edebiliriz.
Soru:
Eğer sokakta saldırıya uğrarsak yada sevdiğimizin başına bir felaket gelirse bu durumu nasıl kucaklarız?
Bu dünyada büyük sevinçler, acılar ve adaletsizlikler vardır. Bir grup insan bu acılar karşısında tam bir şok yaşar ve direnir, ağacın sert dallarının rüzgarda kırılması gibi kötü bir deneyim yaşarlar.
Diğer bir grup hayatın daha büyük tablosunu görerek eğilme, durumu kabullenip deneyimleme yeteneğini geliştirmiştir. Duygularını kabullenirler, eğilen bir dal gibi esner ve kırılmaktan kurtulurlar.
Esneklik ilkesiyle, güneşe ve yağmura, sıcağa ve soğuğa aynı şekilde davranmayı öğreniriz. Direnmek yerine acıyı bir sınav gibi görür, sadece öğrenmek için onu kullanmaya çalışırız.
“Eğer arabayı sürüş şeklimden hoşlanmıyorsan, yaya kaldırımından çekil!.”
Eğer biri hayat kaldırımında arabayı dosdoğru üstümüze sürüyorsa “Bunu yapmaması gerekir, bu adil değil diye düşüneceğimize, olduğumuz yerden sıçrayarak esneklik yasasını uygulayabilir hemen bulunduğumuz yerden sıçrayarak çekilir, reflekslerimizi sınama şansı bulduğumuz için de şükran duyabiliriz.
Esneklik Yasasına örnek, Aikido ve Tai Chi savaş sanatları direnç göstermeme üzerine kurulmuşlardır. “İtiliyorsanız çekin, çekiliyorsanız itin; Bir güç size doğru gelirken, onun yolundan çekilin.” Eğer iyi kullanabilirsek her şey bizim yüksek hayrımıza hizmet eder.
Karşılaştığımız her şeyi, bizi daha güçlü kılmak, daha akıllı olabilmek için bir ders olarak görüp, hayatı kucaklamalıyız.
Esneklik Yasasına en güzel örnek dua:
İsimsiz Alkolikler tarafından kullanılan Sükunet Duası:
“Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmem için sükunet, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmem için cesaret ve aradaki farkı bilebilmem için bilgelik ver.”
Esneklik ilkesi, şansımızın dönmesi, bir ilişkinin bitmesi, bir zamanlar çok üzüldüğümüz bir olaydan zevk almamızı mümkün kılar.
Herhangi bir zorluğun üstündeki pozitife odaklanmamızı sağlar. Örneğin bir ilişkinin sona erişi ne kadar acı verici olursa olsun, bu durum yeni bir aşk, yeni bir fırsat için boşluk yaratmış olur.
Kediler, esneklik yasasının ustasıdırlar. Bir kedi evden dışarı çıkmak istediğinde biri onun yolunu keserse başka yollardan dışarı çıkmayı dener. Oturur, gevşer ve yeni bir fırsatın çıkmasını bekler. Sinirlenerek enerjisini boşa harcamaz.
Esneklik, koşullara uyum anlamına gelir. Su gibi kabımızın şeklini alırız, yani Şimdiki An’ın. Esneklik yasasıyla, iniş çıkışlardan uzak durmak yerine, onları deneyimlemeye açık oluruz. Direnç göstermeyerek, nedensiz mutluluk sanatını öğreniriz.
Esneklik yasasının ustası olursanız, her şeyin hakimi ve ustası olursunuz.
SEÇİMLER YASASI
Hayattaki en temel seçimimiz pozitif ya da negatif olmak arasında yapılır. Koşullarımız ne olursa gideceğimiz yönü seçme gücüne sahibiz.
Dünyadaki yaratıkların çoğunun bilinçli seçim yapma olanağı yoktur. Onlar içgüdü ve uyum sağlama (intibak) yoluyla iş görürler. Biz insanlar ise geniş bir seçim alanına ve gücüne sahibiz. Kalkacak mıyız yoksa yatakta mı kalacağız, kahvaltıda ne yiyeceğiz, meslek değiştirecek miyiz, okula gidecek miyiz, bir ilişkiyi sürdürecek miyiz vs.
Hepimiz koşullarımız üzerinde eşit seçimlere sahip değiliz: Örneğin; eğer zenginsek akşam yemeği için Avrupa’ya uçabiliriz. Eğer fakir bir ülkede yaşıyorsak, yemek yemeyi seçsek bile yiyecek bir şey bulamayabiliriz. Eğer yatalaksak kırlarda koşmayı seçsek bile, ancak hayalini yapabiliriz. Fiziksel koşullar fiziksel seçeneklerimizi sınırlayabilir. Ancak koşullarımıza nasıl tepki göstereceğimizi seçebiliriz.
Yaşamak ve ölmek zorundayız, gerisini biz oluştururuz.
Eğer patronumuz bize “Fazla mesai yapmak zorundasın yoksa işine son veririm derse, bir seçime sahip olmadığımızı hissederiz, ancak elbette ki sahibiz, her seçimin bir sonucu olduğunu görüp kabul ederek bilinçli seçimler yaparız. Kısacası gitmeyi seçtiğimiz yönlerin sorumluluğunu üstleniriz. Hayatımızdaki kişileri, işleri, durumları kendimizin seçtiğini görür ve hayat sorumluluğumuzu üstlenirsek, yeni seçimler yapma gücü de beraberinde gelir.
Yapıcı biçimde yaratırız, yıkıcı biçimde yaratırız. Her iki halde de yaratıcı enerji ifade bulur.
Örneğin elektrik, bir yeri aydınlatabilir de yangın çıkarabilir de…
Parayla hayır işleri de yapabiliriz, tatile de çıkabiliriz, kiralık katil de tutabiliriz.
Bir insan diliyle öyküler yaratabilirken, diğeri dilini yalan söylemek için kullanabilir.
Biri yaratıcı bir sanatçı olurken diğeri sahte para basabilir.
Yaratıcı enerjiyi şifa, el sanatları, bitki yetiştirmek, mimari vs her alanda kullanabiliriz. Birçok cezaevi tutuklusu son derece yaratıcıdır ancak negatif yönlere yönelmişlerdir.
Önü kesilmiş yaratıcı enerji fiziksel hastalıklar olarak ortaya çıkar. Ya da aşırı derecede içki, sigara, uyuşturucu kullanma, aşırı yemek yemek ve seks yapma yoluyla boşalır ve bağımlılık haline gelir.
Yaratıcı enerjimizi nasıl ifade edeceğimizi de biz seçeriz.
Yaratıcı enerji tek başına kanalize edilebilir, örneğin kendi başımıza resim yapabiliriz ancak ifade enerjisi ilişkiyi gerektirir. İrademizin alıcısı olabilecek, bizi dinlemeye, izlemeye, takdir etmeye istekli biri gerekir, bu bir hayvan bile olabilir. Negatif ifade ise küfretme, şikayet etme, eleştirme, sızlanma şeklinde ortaya çıkar. İnsanları yıkıma uğratan ya da yüceltme gücüne sahibiz.
Kendimizi ve duygularımızı mutlaka ifade etmeliyiz, konuşarak veya sanatın bir yönüyle yoksa hastalıklar oluşur. İfadenin önünü kesersek, boğaz ağrısı, ülser, karın ve sırt ağrısı, rahimde tümörler, prostat, baş ağrısı, adale ağrısı vs.
Seçimler yasası ifadeye uygulandığında, bize, tüm duygularımızı dürüstçe nazikçe ifade etmemizin uzun vadede hem bize hem de ilişkilerimize faydalı olduğunu hatırlatır.
“Her birimizin içinde bir kahraman yatar. Ona seslenin ortaya çıkacaktır. “